Ön koltukta oturan açık kahve renkli el dokuması keten şalvar ve aynı ketenden takke takmış sakallı genci süzüyor arkadaşlar memnuniyetsiz. "Nereden çıktı bu tipler," diyor doğma büyüme İstanbul'lu emekli müfettiş Betül. Genç adama bir daha bakıyorum. Beyaz gömleği özenle ütülenmiş, sakalı kısa, bakımlı. Elinde kehribar bir tesbih, parmaklarında yüzükler. Başka bir zaman diliminde şık bile sayılabilir. "Hep vardılar," diyorum. Siyah peşmurde şalvarlı, siyah yelek, beyaz gömlekli ve siyah takkeli, çekik gözlü, sakallı adamlar biraz çekingen ama kararlı merdivenlerden yukarı çıkıyordu, ziyaretimize gelecek Bakana dertlerini anlatmak istiyorlardı. Şaşkındım, işe başlayalı bir ay bile olmamıştı ve Afganların karanlık, çıkmaz sokaklarda, rutubetli eski apartmanlarda oturup ailece artık, parça derilerden montlar diktiklerini bilmiyordum. Çok emek isteyen meşakatli bir işti. Diktikleri montların ve çantaların üç kuruşa pazarda satıldığını öğrendim sonraları
Yazmak her zaman tutkum olmuştur.2008 yılından beri blog yazıyorum.