80'lerin sonlarıydı, Bir Sanat Merkezinde Semih Kaplanoğlu'nun Sinema ve senaryo seminerlerine katılıyordum. 24 -25 yaşındaydım, hocamızda bizden olsa olsa 3-4 yaş büyüktü. O zamanlar reklamcıydı. Biz kursiyerlerin beraber bir senaryo yazmasını istiyordu. Heyecanlıydı, heyecanlıydık. Beraber filmi çekme düşleri kuruyorduk. Hasankeyf'te intihar eden bir kızın haberini gazeteden kesip getirmişti. Hasankeyf'e baraj yapma projesi yeni yeni duyuluyordu, yoğun protestolar vardı o dönemde. Hocamız Semih Kaplanoğlu'da kızın intiharı ve eski şehrin yok olması ilişkisiyle bir senaryo düşünmüştü. Aldığım seminerler sayesinde bir sinema sever oldum, Tarkovsky hayranlığım başladı, o sene işimden izin alıp İstanbul Film Festivalinde 25 filme gittim, fotoğrafçılık maceram başladı ama grupça o senaryoyu yazamadık. Hocamız meşhur bir yönetmen olduğunda da kafasındaki o Hasankeyf'i perdeye yansıtmadı. Çekmiş olmasını çok isterdim o filmi. Dile kolay tam 12 bin yıl ön
Yazmak her zaman tutkum olmuştur.2008 yılından beri blog yazıyorum.