Lavantaların üzerinde uçan beyaz kelebeği kovalıyorum, cep telefonumun kamerası ile. Konsa bir çiçeğe "çık" çekeceğim hemen. Kafamı kaldırdığımda renk, renk cumbası ahşap dantelli evler.... Istanbul'un göbeğinde bir masal bostanı. Dolaşırken devasa kabak çiçekleri dikkatimi çekiyor. Bal kabağımı derken, bildiğin kabak çıkıyor. Nar çiçekleri daha yeni yavaş yavaş nara dönüşüyor. Yakından bakınca yapraklarda radyasyon ve aşırı güneşin izleri. Sabah bir gazetede okudum, kutuplardan Kıbrıs büyüklüğünde bir buz dağı kopmuş. Bostanın bu tarafında kafamı kaldırıdığımda ufuk çizgisinde cam ve çelikten canavarlar görüyorum. Uzaktalar ama gökdelen işte. Bir yanda cumbaları işlemeli ahşap evler diğer yanda devasa çelik ve cam yıgınları. Bostan masalı sanki sürrealleşti. Ruhumun parçalandığını hissediyorum. Ne oradayım ne de burada...
Yazmak her zaman tutkum olmuştur.2008 yılından beri blog yazıyorum.