Bir süredir post modern edebiyatı takip etmeye çalışıyorum. Dino Buzatti, Max Frisch, Italo Calvino, Hasan Ali Toptaş özellikle sevdiğim isimler. Olay örgüsünü paramparça eden, farklı dil oyunları, üst kurmacalar, ironi, bilinç akışı içeren bu metinleri okuyup, katmanlarının içinde kayboluyorum. Bir solukta okuma değil yaptığım, sabırla ne dedi, nasıl dedi, şimdi ne oldu saptamaya çalışıyorum. Metinleri anlayabilmek için ciddi bir çalışma yapmak gerekiyor. Jale Parla, post modern romanda okur-yazar-metin ilişkisini şu şekilde belirtmektedir: "hiçbir metin tamamlanmış bir bütün değildir .Bu da okur ve yazarı yeni bir konumda düşünmemizi gerektirir. Okur ve yazar dil denizinde sözcüklerin anlamlarının dalgalar gibi birbirini izlediği bir devinim içinde yüzerken, metinler, benlikler, kimlikler ve yorumlar da yeni göstergelere dönüşürler....bu epistemolojiye göre, belirleyebileceğimiz yazar, okur, metin yoktur; yalnızca o metin aracılığıyla oluşan söylemler vardır&
Yazmak her zaman tutkum olmuştur.2008 yılından beri blog yazıyorum.