…Selma Hanım geçenlerde ev sahibi hanımlarla çarşıya gitmişti. Bir mendil bulamadan döndü. Ne Samanpazarı, ne Çıkrıkçılar yokuşu, ne Balıkpazarı, ne İstanbul caddesi, ne Karaoğlan çarşısı kaldı. Her taraf bir yangın ertesinin veya bir talan sonunun manzarasını gösteriyordu. Hangi dükkânda neye el atsalar, karmakarışık bir hırdavat yığınından başka bir şey bulmanın imkânı yoktu… (Karaosmanoğlu, Ankara 1972, s. 25) Mürekkep Yürekler kitap kulübü olarak Yakup Kadri'nin Ankara'sını okuyoruz. Romanın başında bir kasaba irisi Ankara'ya gelen İstanbullu Semra'nın yaşadığı şaşkınlıklar anlatılıyor. Bankacı kocası Nazif ile Tacettin Mahallesinde eski Ankaralı Ömer Efendinin geleneksel evine yerleşen Selma'nın ve eşi Nazif'in karanlık Ankara'sı anlatılıyor.. … Nazif, kafası altüst, eve dönerdi. Ve o vakte kadar karanlık da basmış olurdu. Sokaklarda, tek bir fener yoktur. Bazı, o kadar zifiri karanlık olurdu ki Nazif, yürümek için yalnız ayaklarının değil e
Yazmak her zaman tutkum olmuştur.2008 yılından beri blog yazıyorum.