Eskiden sahil yolundan geçen otobüslerde cam kenarında oturmayı çok severdim. Parklar, surlar ve denizi seyrederdim. Şimdi ise alüminyum paravanlar ve dikenli teller manzaram. Köstebek yuvası gibi sahil yolu, Kazlıçeşme, Beş Kardeşler, Samatya'da deniz görünmüyor. Narlı kapı durağı kaldırılmış. Kendimi toplama kampına giden bir otobüste gibi hissediyorum. Önüm arkam sağım solum dikenli tel. Hastane durağında iniyoruz. Yerler mavi su şişesi kapakları dolu, asfalt, kaldırım inşaat makineleri yüzünden delik deşik. Yayalar karşıya nasıl geçecek kimse düşünmemiş. En sonunda atıyoruz kendimizi arabaların ortasına, sakat kocasının elinden tutmuş karşıya geçmeye çalışan yaşlı kadın ha ezildi ha ezilecek. Zor zar Cerrahpaşa Hastanesi önüne geliyoruz, nasıl harap hastane, tüm boyaları dökülmüş, yıkıldı yıkılacak. O sırada kırmızılar giymiş Vespalı bir kız geçiyor yanımızdan, Roma'da gezer gibi rahat. Çelişki bu kentin ikinci adı. Cerahpaşa hastanesinin yanından yokuşu çıktık, a
Yazmak her zaman tutkum olmuştur.2008 yılından beri blog yazıyorum.