Önce cicili, bicili kırtasiye ürünlerine baktım, sonra CD'lere , en son da kitapların arasında dolaşmaya başladım. D&R Kapasite subesinin kitap kokusu yerine Starbucks kahvesi kokusu yayılan, kilimalı, ferah ortamında çok rahatım. Ucuzlamış kitaplara, popüler tavsiyelere, reklamı yapılan çok satanlara bakıyorum, sonra dünya klasikleri ve Türk klasikleri raflarına uzanıyorum. Bu raflar "çok satmıyor ama kitapçıda olması gerek" mantığıyla hazırlanmış. Zevksiz, hangi düzen ve mantıkla bir araya getirildiği bilinmeyen çok satanlar dışındaki herşeyle doldurulmuş. Şiir, modern edebiyatın bir devi, bir klasik şahaser yan yana, bir okur bulup, bir kütüphaneye katılmayı bekliyor. Köpek barınağındaki çaresiz hayvanlara benzetiyorum onları. Rahatım kaçmış; aradığımı bulamıyorum. Görevli kıza yanaşıyorum "Margueritte Duras - Sevgili "diyorum. "Müşteri ile ilgileniyorum, kitap arıyorum", diyor ters çok ters bir sesle. 20'lerinde kitapçı üniformas
Yazmak her zaman tutkum olmuştur.2008 yılından beri blog yazıyorum.