Bir daha geldiğimde, yine yerinde bulur muyum? YÜ REKTEKİ KORKU Savaş Ay İstanbul Kahvelerinin kitabını yazmış. Kitabında İstanbul'un ilk kahvehanelerinin 1550'lerde Halepli Hakem ve Şamlı Şems tarafından Tahtakale'de açıldığını yazıyor. Zamanla edebiyat, semai, yeniçeri, tulumbacı, karagöz, çalgıcı, meddah, esnaf kahvehaneleri oluşmuş. Kitapta, Samatya'daki 70 yıllık Arap Derviş'in Kahvehanesi'nden Cihangir'deki Firuz Ağa Camii'nin bahçesine 100 yıl önce kurulan Asmalı Kahvehane'ye; Cibali'de 140 yıl önce Ermeniler tarafından kurulan Çınaraltı Kahvehanesinden pek çok Türk filmine de evsahipliği yapmış Erol Taş'ın Kahvehanesi'ne kadar birçok mekanın öyküsü yer alıyor. Turistik kahvehaneler dışında yarım asırdan daha fazla bir süredir İstanbul'un tarihi semtlerinde yaşamını sürdüren kahvehaneleri gezen Savaş Ay; mekanların hikayelerini dinlerken "Bir daha ki gidişimde bıraktığım yerde bulamayacağım korkusunu yüreğimde
Yazmak her zaman tutkum olmuştur.2008 yılından beri blog yazıyorum.