Delft bana öncelikle Vermeer'in manzara resimlerini çağrıştırıyordu. Büyülü ama aynı zamanda da rahatsız edici bir şeyler var duygusuna kapılırım Vermeer 'İn manzara resimle rinin karşısında; bu nedenle olsa gerek D elf'i de karanlık, tekin olmayan bir kent olarak ha yal etmiştim. Proust'un olağanüstü eseri Kayıp Zamanın İzinde‘nin romancı kahramanı Bergotte Vermeer'in Delft Manzarası tablosundaki ufak sarı lekeyi görmek ister ve evinde patates yedikten sonra, Lahey'e gider, müzede bir çok yapıtı beğenmez, onlara ‘yapay sanat’ olarak adlandırır; en sonunda Vermeer’lere ulaşır. Onun resim yaptığı gibi, renkleri katman, katman yayarak yazmayı arzulamaktadır, son romanlarının çok sıkıcı olduğunu düşünür, oysaki şu duvarda ki o sarı leke ne kadar muhteşemdir. Ancak resme bakarken midesi bulanmaya, başı dönmeye başlar, gelmeden patates yemekle hata ettiğini, hazımsızlıktan hasta olduğunu düşünmeye başlar, Delft Manzarası tablosunun önünde, resimdeki duv
Yazmak her zaman tutkum olmuştur.2008 yılından beri blog yazıyorum.