Bir okur ve öykü yazarı olarak son on yılda özellikle öykü yazarların çoğaldığını görüyorum, bir çok yeni yazarın kitaplarını okudum, çok beğendiklerim, iki öykü okuyup rafa geri koyduklarım. Ah... böyle yazsam dediklerim. Ben daha iyi yazıyorum diye orada burada dedikodusunu ettiklerimle... Epey günceli takip etmeye çalışıyorum. Duvar gazetesinde 2000’li yılların başlarında neredeyse 2017 yılına kadar edebi eserlerin basımında sürekli bir artış söz konusu olduğu, 2000’li yılların ilk on üç yılında basılan yeni roman sayısının, Cumhuriyetin ilanından 2000’e kadar basılan yeni roman sayısını geçtiği belirtilmekte. Öyküde de aynı artış söz konusu. Kitap fuarlarında bu artışı çok bariz görebiliyorum. Özellikle yeni nesil öykü yazarları etkileyici eserlerle okurla buluşuyorlar. 1970'ler de ve daha çok ta 1980'lerde doğan bu yeni bir kuşak, kendi dertlerini, biçimlerini, üsluplarını, imgelerini yaratıyorlar. Bir çok yazar da farklı biçim ve üslupların deniyor. Yeni kuş
Anna Komnena hakkında okurken onun erkek kardeşinin yerine tahtta çıkmaya çalıştığı başarısız olunca da Bakire Kacharitomene Manastırına kapandığını okudum. Nerdeydi bi manastır? Uzun araştırmalar sonunda Bakire Kecharitomene manastırının Fatih'te olduğu ve fetihten sonra 1640 yılında camiye dönüştürülüp, Odalar Camii adını aldığını öğrendim. Kemankeş Mustafa Camii'de diğer adı. Camii 1919'da yanmış ve harabe olarak kalmıştır. Bazı duvarları halan binaların arasında var olmaya çalışmaktadır. Binanın kalıntıları İstanbul'da , Fatih ilçesinde, Salmatomruk semtinde, Edirne Kapı'dan (Charisius'un antik Kapısı ) çok uzak olmayan , Kariye Kilisesi ile Fethiye Camii'nin hemen hemen ortasında yer almaktadır . [2] Bir avlu içinde kalan az sayıda kalıntıya Müftu Sokaĝi 20-22 üzerine inşa edilmiş modern bloklardan erişilebilir Bizans döneminde bölgede birkaç manastır bulunuyordu; St. John'a adananManuel Manastırı bunlardan biridir. İlk mana